29 Ocak 2009 Perşembe

Mığri mi, Yılan Balığı mı?

Kimilerinin özellikle avladığı, benimse "keçinin sevmediği ot burnunda bitermiş" sözünü desteklercesine her balığa gidişimde oltamın ucunda birden fazla gördüğüm mığri(Conger conger)... Ekosistemde elbette sağlam bir yeri var ama oltamın ucunda her görüşümde oltamı tarumar ettiğinden, yaptığım yedek takımları çabucak bitirmeme sebep olduğundan mıdır nedir bilmem, "hani olmasa da olurdu" diye aklımdan sık sık geçirmeme sebep mığri... Teknik özelliklerini (!) uzun uzadıya yazmaya gerek görmüyorum.




















Bir de yılan balığı(Anguilla anguilla) var elbet... Mığrinin sıklıkla yılan balığı olarak adlandırılmasına sebep, gerçek yılan balığı ismine haiz balık... Özellikle Muğla/Ortaca'da yörenin en önemli yemeklerine malzeme olur. Dünya üzerinde çok kıymetlidir. Özel olarak yetiştiriciliği yapılır. Avrupa'da üreme zamanalarında nehir ve tatlı su etrafında özellikle şeffaf olan yavrularının avcılığı yapılır. Yoğun avcılık nedeniyle tür üzerinde bir baskı söz konusudur. Yılan balıkları yanılmıyorsam 9 yaşına geldiklerinde Meksika Körfezindeki Sargossa denizinde son bulacak üremek için yaptıkları yolculuklara başlarlar. Velhasıl kelam mığriye göre özellikleri daha fazla olan bir türdür:)























Birbirlerine çok yakın özelliklere sahiptirler ve ayırt edilmeleri zordur. Ancak alt çenelerine bakarak ayırt edilmeleri daha kolaydır. Mığrinin alt çenesi üst çenesine oranla kısa, yılan balığında ise uzundur...

Avlarının nasıl yapıldığına gelince; Yılan balığı avlamadığım için bilmiyorum nasıl avlandığını ancak Mığriden farklı olmadığını düşünüyorum. Mığriye gelince her seferinde takım yapmak istemiyorsanız tek iğneli gezer kurşunlu bir olta ve yem olarak da sardalye öneriyorum. Ve elbette gece avlanmanızı...

Kıvrılan ve elinize aldığınızda elinizi beyaz bir sıvıyla kaplayan elinizde dönüp duran bir canlı arzu ediyorsanız sevinebilirsiniz ondan sonra :)

Son olarak içinde bol mığri bulunan bir balık avı videosu sunuyorum size... içinde bol mığri ve Pekmezci var:) Dedim ya "keçinin sevmediği ot burnunda tütermiş" diye...:) Çekimleri yapan Rıdvan. Sadece bu videoda değil herzaman böyle neşelidir. Diğerleri de Akın ve Onur, Timur... Bizim guruh yani:)





Daha Fazla Bilgi İçin:

Yılan Balıkları Takımı

Avrupa Yılan Balığı, Avcılığı ve Korunması

YILAN BALIĞI BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRİCİLİĞİ



Not: Yukarıdaki çizimler www.fishbase.org adlı siteden alınmıştır. FAO ya ait çizimlerdir. Telif hakları konusunda bu şekildeki bir kullanım için bir sınırlama getirilmemiştir.

26 Ocak 2009 Pazartesi

İyi ki mantar var...

Havalar soğudu, kış kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı...

Eh bu zamanlar levrek zamanı olarak adlandırılır. Kuzeydeki levrek sürüleri güneye inmeye başlarlar. Aslında niyeleri üremek... İş üremek olunca doğal olarak her şey de olduğu gibi levreklerin de gözü hiç bir şey görmüyor olsa gerek ki, oldukça fazla yakalanabiliyor daha doğru bir söyleyişle daha iyi av verebiliyorlar.

Daha önceki iki senede her sene bir tane olmak kaydıyla birer levrek yakalayınca bu sene de öyle olur umudu ile atladık gittik Karaburun'a... Hava aldık geldik... Bu sene kısmetimizde levrek yoktu. Olsun varsın. En azından gittik, aklımızda kalmadı...

Eh levrekten hava alınca kurtarıcımıza sığındık tabi. Mantar...

Doğayla baş başa olmanın kafa dinlemenin ve gerçekten de spor yapmanın başka bir yolu.

Mekan, Güzelbahçe'nin dağları... Vurduk dağlara kendimizi. Bu kez kırmızı şarap ve sucuk ekmek yok menüde. Eşek gibi fotoğrafta çekmedik ki... Derelerin tamamı akıyor, her yer su... İçtik derelerin berrak sularından... Yanı başında birer sigara içip soluklandık su sesinin eşliğinde... Mantarda bulduk elbet, ancak ne isminden bahsedeceğim, ne de nette bulup fotoğraflarını koyacağım. Ne olur ne olmaz... Biri okur, internet ortamındaki yalan yanlış bilgilere kanar, farklı bir mantarın altına yazılmış yanlış isimden yola çıkarak toplar, yer ve nalları diker. Maazallah... Türkiye' de yaşadığımız için bunun olma olasılığı çok yüksek. O nedenle dikkatli olmak lazım.

Şehre 15 dakika mesafede böyle güzelliklerin içinde olmak çok rahatlatıcı. Yol tarifi isterseniz eğer; Güzelbahçe'den yukarıya doğru çıkın, Küçük kaya Köyü'nü geçtikten sonra devam edin Payamlı'ya doğru. Bir virajda ormana doğru giren bir toprak yol göreceksiniz. İşte o yol orman yoludur ve sonuna kadar giderseniz Çatal Kaya 'ya ve Narlıdere'ye ulaşabilirsiniz. İmkanınız varsa gidin gezin görün. İçinize çekin tertemiz havayı. O derelerden su içmeyi unutmayın.

Belki haftaya da mantar serüvenimiz devam edebilir. Ondan sonra sanıyorum ki kalmaz mantar. Endişelenecek bir şey yok. Bu sefer Sarmaşık partileri başlayacak ve biz yine atacağız kendimizi doğanın kucağına...