21 Ekim 2009 Çarşamba

Mantarlar Çıktı.

İlk mantarlar eve ulaştı. :)

Dün güzelce temizledim. Babamlar toplamışlar. Bir poşet... L.Piperatus. Çıntar gibi olan ama beyazı:)

Bugün işten eve dönünce vaktim olursa kızartacağım. Eşim Poyraz ile uğraşmaktan hiç bir şey yapamıyor. Mecburen kızartma gibi vakit isteyen şeyler bana kalıyor.

Mantarı temizlemek de zor oluyor. Bu cins çok topraklı oluyor. İyice temizlemek gerekiyor. Bu zorlu işi neyse ki dün hallettim.

Fotoğraf şimdilik yok. Ama bu hafta sonu nasipse dağlara doğru bir sefer(!) programı var:)

12 Ekim 2009 Pazartesi

Yine Balığa Gittim.

Balığa gitmeyeli bir balık avcısı için oldukça uzun sayılabilecek bir süre olmuştu. Doğal olarak hafta sonu güzel havayı da görünce balığa gitme planları beynimin öncelikli işi haline gelmişti.

Geçtiğimiz hafta Hasan'ın babasını kaybetmiştik. Hasan ile yaptığımız konuşmada bana kafa dinlemeye, kafasını dağıtmaya ihtiyacı olduğunu söylemişti. Bunu balık avından daha iyi yapabilecek başka da bir şey yoktu. Cuma günü Hasan aradı. Yine aynı yere gideceğimizi söyledi.

Gönül uzakları çekse de balık yakalayamamanın verdiği gaz(!) ile bu sefer de aynı yere gitmekte sakınca görmedim. Balık yakalama açısından da isabetli olmuş bu.

Balık çiftliklerinde avlanmayı aslında sevmiyorum. Çok tercih ettiğim bir şey değil. Daha çok kimsenin olmadığı sessiz ve bakir koylarda olta atmayı seviyorum. Bakalım Rıdvan müsait olduğunda bunu da gerçekleştiririz sanırım.


Yem olarak palet yem kullanıldı. Balık sık değildi. Seyrekti ama gelen balıklar tatminkardı.

Hasan kıyıdan avlanmanın verdiği hüzün ile benim yanımda her zaman ki gibi balık yakalayamadı. Oysa Gerence'de o yakalar biz izlerdik. Aslında burada bir avcının hangi kulvarda kendini geliştirdiği ön plana çıkıyor. Ben kıyı avı yapıyorum o tekne. Bu nedenle sanırım böyle bir fark oluşuyor.

Güne bir çupra ile başladım. Fotoğrafı olmasına rağmen yüklememişim. Evdeki bilgisayarda duruyorsa sonra konuya eklerim. Ardından aralıklarla iki adet kaba lidaki misafir oldu. Balık nazlıydı. Süreklilik arz etmiyordu. Sürüler kısa süreli kalıyor o arada yakalananlar yakalanıyordu. Kaba lidakilerden sonra arka arkaya iki ispendek çektim. Boyları itibari ile bırakmak istemedim açıkcası. Bu seferlik alıkoydum. Arada bir de ahtopot kaynadı. Güç bela (!) iğneden kurtardıktan sonra bana ters ters bakarak suya geri döndü. Gelen balıklar bunlardı. Bir kaç iyi vuruş da aldım aralarda ancak balık çekme şansım olmadı.

Aşağıdaki balıklar dışında yakalananları size aktarmak istiyorum.

Ben:
1- Bir adet kar başlığı
2- Bir şort paçası (tek tarafı)
3- İki adet pantalon
4- Bir adet kıl çuval
5- Bir adet yağmurluk parçası

Hasan:
1- Bir adet kemer
2- Bir adet çorap.

Gülmeyin ama bu doğru. Heralde dedik kışın biri denize düştü, biz elbiselerini çekiyoruz. Biraz daha devam edersek kemikleri de çekeceğiz.

Not: Fotoğraf kalitesi için kusura bakmayın. Niyetim raporlamak değildi. O nedenle makina almadım yanıma. Ama balıkları yakalayınca, buzluktan çıkarıp tek tek poz verdim. Kırk yılın başı fena balık yakalamadık, havasını atmak lazım değil mi?