Soğuk kış günlerinde millet balığa giderken yok "hava soğuk", yok "ben sabahın köründe kalkıpta balığa malığa gitmem" demenin sonucudur Apartman Balıkçısı lakabı...
Eh, ben de hakkını sonuna kadar veriyorum bu lakabın...
Balık avlamak, amatör balıkçılık kimilerine göre bir vahşet, kimilerine göre de bir spor. Açıkcası dere boylarında, yaylalarda kırmızı benekli alabalıkların ve diğer türlerin peşinde koşanlar bunu gerçekten de spor olarak yapıyorlar. Kendimize şöyle bir bakıyorum da... Oltayı at, koltuğa otur, bekle... I-ıh bunda sporluk bir şey yok. Ya da bir teknede sabahın köründen akşam güneş batana kadar bir yere çakıl, kıçının ağrısını gidermek için türlü şekillere gir, işemek için anatomik özelliklerini sonuna kadar zorla (diğerinden bahsetmeye gerek bile yok) sonra "spor yapıyorum" de. Galiba bu da olmadı...
Ancak şu bir gerçek ki, çok rahatlatıcı, bazılarına göre meditasyon benzeri bir uğraş. Amatör balıkçıysan zaten yasa gereği farklı anlamlar katmak mümkün değil bu hobiye. Nihayetinde eğer alacaksan limitler dahilinde alacak, bırakacaksan da bırakacaksın. Para kazanmak mı? Bu düşünülebilir tabi. Para kazanmayı düşünüyorsan amatör lafını ağzına almayacaksın.
Apartman Balıkçısı'nın kısa hikayesi bu...
İnsanın kendisini bir hobiyle ilişkilendirmesi çok tuhaf gelebilir. Fakat bu hobi sayesinde ulaştığımız platformlarda bilgilendik, öğrendik, eğitildik... Ve dostlar kazandık. Gerçekten "dost" tanımlamasını hak eden insanlar... Beraber bir somun kuru ekmeği, bazen de lükse kaçarak beyaz peynirle paylaştık. Dertleştik, birlikte hüzünlendik birlikte güldük.
Apartman Balıkçısı olmak hiç de kötü bir şey değil...
2 yorum:
:) Sevgili Mehmet, öncelikle kutlarım, çok güzel bir içeriğin geldiği kokusunu alıyorum.Ellerine sağlık.
Sen sadece apartman balıkçısı değilsin ki...
Sen "mığrıcı'nın önde gidenisin"...
Sen "mırmırcının ondan da geri kalmazı"sın...
Sen "çıntarcı" sın...
Ama esas sen "ulu-yüce-moderatör"sün...
Sen "baş asistan"sın,
ve sen "müdür" sün...
Sen "iyi ki varsın"...
Mehmet bey son paragrafında değindiğin dostlar kazanman
konusunda çok güzel yazmışsın.
Deniz zor bir uğraş her zaman
yardımlaşma,dayanışma gerekti-
ren.Ve bir kültür denizcilik.
İlk doğu Karadenizde çalışırken
balıkçılarla tanıştım ve sevdim.
Şimdi oralarda nasıldır bilmiyorum
ama daha sonra o külüre rastlaya-
madım.Denizcilikten gelme,o kültürü
özümsemiş insanlar.
Arkadaşlar olmuştur ama
dost ayrı bir olay.İyi kötü
gününde seninle olan karşılıksız
bir sevgi olayı bence.Paylaşmayı
bilmeyen insanlardan dost zor
olur.Birbirini çekemeyen,tuttu-
ğun balığı kıskanan insanlar,
küçük menfaat düşünceleri.Sen
o bakımdan şanslı olmuşsun.
Spor kısmına gelince tekneye
bindiğin anda spor başlıyor,demir
çekme atmayla birlikte,dengede
durmak bile kasları çalıştırıyor.
Selamlar.
Yorum Gönder